07 Mart 2018

Köv ekmeği














Ateş tuğlası ve kerpiçten mamur ekmek fırınlarında pişirilir köy ekmeği.
Bizim ağzımızda köv ekmeği oluverir.
y ile değişimi pek bilindik bir dil özelliği olmamakla birlikte yakışır ağızlara.
80’li yıllarda hemen herkes aynı yolla tedarik ederdi ekmeğini.
Fırın esnafları çoğaldıkça köv ekmeği yerini çarşı ekmeğine bıraktı.
O zamanlar çarşı ekmeği lüks sayılabilirdi.
Farklı bir lezzetti en azından.
Hele tahin helvasıyla çok yakışırlardı birbirlerine.
Zamanla köv ekmeğine galip geldi.

Ama bu mağlubiyet, bu köylüye onurundan ve tadından bir şey kaybettirmedi.
Tabii zaman geçtikçe köv ekmeğinin lezzeti aranır oldu.
Fabrikasyon imalatlar yavan gelmeye başladı damağımıza. Şimdilerde köylü teyzelerin, kaçak sigara gibi tezgâh altlarında sakladıkları somunlar, zabıtayı nasıl atlatırız derdinde.
Fırın genellikle evin inşası sırasında, hanımlar tarafından ısrarla talep edilirdi.
Bahçeye özellikle de bodruma yakın yerlere yapılırdı.
Aslına bakarsanız pek tertipli görüntüler değildir.
Yani mimari estetikten uzak, derme çatma kuruluklardır.
Bu yönüyle pek hoşuma gitmese de yaydığı koku, estetik kaygısını unutturacak cinstendir.
Hanımlar, akşamdan leğenin başına oturup hamur yoğururdu.
Yarın ekmek yapacağım, dedikleri vakit, başka iş çıkarmayın, çünkü bütün günümü bu telaşlı işe ayıracağım, demek isterlerdi.
Ekşi maya ile tutulan hamur, sabah tekrardan bi yoğrulurdu.
Kollar dirseklere kadar sıvanır, eller yumruk olur ve hamurun altı üstüne getirilirdi.
Sonra bir süre demlenmeye bırakılırdı.
Göz kararı kıvamına kanaat getirildiği vakit birer somunluk hamurlar, minete (ekmekleri taşımak için kullanılan, yatay dolap raflarına benzeyen ahşap gözlü taşıma gereci) konurdu.
Yapışmasın diye altına sofra bezi döşenir, un serpilir ve hamur, kundak gibi sarılırdı.

Fırının hazırlıkları devam ederdi diğer taraftan. Sıcaklığından emin oluncaya kadar ateş yakılırdı içinde.
Bu ateş, pırnal çalısından tutuşmalıydı.
Maki tesirli iklimlerin bodur çalısı pırnal, is bırakmaması ve bu civarda bol olması hasebiyle tercih sebebiydi.
(Ayrıca ormancıların bu kaçak kesime göz yumması da etken midir bilmiyorum.)
Pırnalın hem maliyeti düşük hem de kalorisi yüksekti.
Hatta çok zaman pırnal köklerinin kışın kömür niyetine yakıldığına da şahitlik etmişizdir.
Bu çalıları kesmek ve köklerini çıkarmak öyle kolay bir iş değildi. Kazma, kama ve balyozla çıkartılabilirdi. Bir nevi kömür çıkarmak gibi.
Zaten kömüre alternatif yakıttı garibanın maşingasında.
Pırnalı kestiniz, kökünü çıkardınız.
Ne ile götüreceksiniz.
Tabi ki iki tekerlekli demir profillerden yapılmış pırnal arabasıyla.
















Çan’a bahar geldi minim
Karşıyaka kadınları
Sırtlanmışlar pırnalları
Bi dilim köy ekmeği
Bir tepsi basma börek
Salçayı söylemicem
Bir de kız güzeli gelincikler
At arabası mantığı ile yapılmış bir araçtı; pırnal arabası.
Önünde çekmek ve yönlendirmek için T şeklinde ilkel direksiyonu bulunurdu.
Önden çekerdi.
Düzde giderdi gitmesine ya, Erenler Tepesi’nden yokuş aşağı inerken sürücüsünü önüne kattığı zaman, kazaya büsbütün davetiyeydi.
Çok tehlikeliydi.
Bu icadın mucidi bu araca fren takmayı unutmuş.
Durdurmak tamamen iman gücüne bağlı.
Evin reisi direksiyonda.
Arkasından refakat eden ve aksi bir durumda ilk yardıma hazır kişi de evin hanımı.
Kömürde göçük, pırnalda da her daim arabanın altında kalma tehlikesi vardır.
Pırnal, sağ salim getirilirse, bu meşakkatten sonra ancak ateşe verilir zaten.
Ateş hazırsa; şimdi közlerini, köse dediğimiz uzun demirin ucundaki üçgen saçla, fırının ağzına çekip içerdeki sıcaklığı muhafaza etmeli. Eski kumaşlardan yapılmış fırın süpürgesini ıslatarak içerdeki külleri temizlemeli ve ahşap küreğe minetten aldığımız hamurları koyup fırına sürmeli.
Bir tepsilik yer muhakkak bırakmak lazım fırında.
Basma börek için.
Bu böreğin iki güzel yanı vardır.
Birincisi kimsenin hayır diyemeyeceği bir lezzettir.
İkincisi bütün gün ekmek telaşıyla uğraşan evin hanımı, yemek yapmaya büyük olasılıkla yetişemediğinden bu kozunu sürerdi siniye.
Ekstradan yine fırında közlenmiş biber ve patlıcan söğürmesi katık edilirdi böreğe.
Sonuçta herkes mutlu kalkardı sofradan.

Bu ateş sadece bir fırınlık ekmek için yakılmazdı.
Aynı ateş birkaç hanenin daha ekmek ihtiyacını da görürdü. Hanımlar için bir başka sıkıntı da ekmeğin piştikten sonra beğeniye sunulmasıydı.
Şayet ekmek atan gelinse zaten yaranma şansı olmazdı kayınvalideye.
Hanımlığın karnesinde pekiyi olması gereken en önemli dersti köv ekmeği.
Komşular ve çocuklar için halka veya goda pişirilirdi.
Herkes hissesine düşen mutluluğu paylaşırdı.
En kıymetli yeri kıyısıydı ekmeğin.
Anamın paşası olduğum için orayı hep ben yerdim.
Ezelden iki âşık köv ekmeği ile tereyağ; kavuşmayı bekliyor. Tereyağ kendini ekmeğin kollarına bırakıyor.
Ve bu aşk da mutlulukla sona eriyordu.

Fazıl Sayın
Paylaş