15 Mart 2020

TC Ayşe' nin bir haftalık Korona sınavı

Coronavirus




TC Ayşe' mi çok takdir ediyorum ufaktan kıskanıyorum galiba. Bal tatlısı bir kalemi var:

9 Mart 2020, saat 08
Yani nedir bu.. Orantısız ve haince, tam taş otelin önünde... Bizim kapı; oraya her yönden gelinebilir engellenemez yani. Kelkurt' a bakan tüm eski apartmanların bir çıkışı vardır, Sıraselvilere ve dolayısıyla Kelkurt' a. Otelin garajına atmışlar bombaları, güvenlikçi Cengiz bir sürü parça toplamış, atmış.. Sabah Hulusi arıyor; Ayşe, gözüm sular içinde kaldı, genzim yanıyor. Etkisi halen devam ediyor diye. Noldu yani, püskürttün, attın bombayı ? Patlak lastik daha tutarı. Orasını kapa sustur, burasını engelle... İçte çok gaz birikti çook !

9 Mart, saat 19:45
Yahu ABD' de de bile ölü sayısı 21 olmuş. Bizde Korona' nın ko' sunun bile olmaması, hiç kimsenin yakalanmayıp ölmemesi nasıl bişeydir ? bu na kim inanır...

10 Mart, 18:40 ·
Ve patladı, okulların kapatılması gündemde. Kamu personeli yurt dışına gerekmedikçe çıkmasın. Kendinizin içine kapanın izole olun, Evinizde yaşayın ! Korona olmasam bile bu süre sonunda akıl sağlığım pek yerinde olmayacaktır.
Evde 3 oda ve 3 kişi var, her birimiz ayrı odalarda. Kavga gürültü olmasın diye, su ve tuz bakliyat (neden bakliyat anlamadım TC Ayşe) takviyesi yapsak diye düşünürken.. Hulusi, Haydar efendiyi çağırıyor.. Saygı apt Korona genelgesini bildiriyor;
Kolonya var mı, hep sür...
Çamaşır suyu ile günde 2 kere apartmanı sil.. 
Kapı kollarını düğmeleri.. 
Sarılma, tokalaşma... Camiye her dakika gitme. 

Der demez, Haydar efendi el kol sallamaya başlıyor.
Yook be yaaa.. Bizim buralara uğramaz o... 
Bunları yaparsam camiye gitmesem birbirimizi yeriz sonra... 
Yok bize bi şeycik olmaz, olmaz beya 

diyip söylene söylene gidiyor. Biz medeni bir ülke değiliz, kedi gibi pisliği örtmeye çalışırız yok sayarız. Karantinaya da uyamayız...

11 Mart, 08:31
Bizim evin Korona virüs halleri. Dalgaya da vurmak lazım.
Sabah kahvaltı sofrası; Çok sempatik bir Prof anlatıyor.
Elinizi oranıza buranıza sürmeyin mendile hapşırın..

Bak diyor Hulusi,
bak Fahriye, Sana anlatıyor. 

Prof devam ediyor: bu virüsün yarasalar dan geçtiği düşünülmekte.
Hayvanlardan bulaşır mı evcillerden ?

diye soruyor biri..
Prof diyor ki: biz kedi ve köpeklerle iç içeyiz ama, pek tabii bulaşır..
Hulusi dönüyor Fahriye' ye
Kedileri öpme onlarla oynama

der demez Fahriye bir hışım sofradan kalkıyor,
Bana bakın sizin Yarasanix olurum görürsünüz gününüzü Yeterrr !

diye bağırmaya başlıyor.. Ve Allah' a emanet metro yolculuğu yaparak okula gidiyor şimdi...













11 Mart, saat 16:00 
Uzmanlara göre Korona sıradan bir grip virüsünden daha tehlikeli değil, bu kadar korkuya yer yok. Ama tüm dünyanın korkmasını istiyorlar gibi bir gerilim ve panik oluşturuluyor. Amacın ne olduğu zamanla çıkacak. Dr. Hamit Hancı

Şöyle bir yorum da var. (alıntı)
Bence ne çıkacağı ortada, sanal para çıkıcak...
Tabi ki kısa süre sonra yeni sanal para ismi gündeme gelicek ve kimse anlamadan hepimiz otomatikmen elektronik paraya dönmüş olucaz. Ayrıca sanırım bu hastalık ırk seçiyo olabilir. Cinin etrafinda kaç binlerce Türk var, bi tanesi dahi hasta olmuyo, ölüm yok...
Türkiye ye gelme ihtimali de yok demiyorum, imkansiz diyebilirim...

14 Mart, saat 11:30
Evet.. Bir cumartesi öğlesinde etraf oldukça boş gibi.
Haydar efendi koridorları yıkıyor.
Aman diyorum aman. Dikkatli ol, kolonya sür. Camiye gitme...

Nereye gidiyom ki yahu diyor.. 150 kişiden 75' i yok. Kimse gelmiyor, ben de gitmiyyom aha.. Diyor...

Akşam bana Gülen;
Anne yarım gün alışveriş izni olucakmış böyle bir söylenti var. 

dedi...
Yok ya artık

dedim.. Bugün tünele kadar yürüyelim, Cihangir' e uğrayıp gelelim dedik. Yollar tabi ki boş nispeten. Üstelik Arap makulesi de deliklerine girmiş herhalde.

Cihangir' de nefret bir tuhafiyeci var. Adını bilmem. Hacı diye tarif ederim herkes anlar.
Bakıyım yeni bir ip var mı

dedim.. Hacı yok oğlu seslendi buyurun diye. Dedim malum evdeyiz yeni ipler var mı bakıyım.
Niye evdesin ablacım? 

dedi..
Ee karantina' dayız ya dedim.
Ooo pek erken girmişsin o psikolojiye. 
Evelallah iman gücümüzle hiç bi şeycik olmaz bize 

demez mi ? İman gücümüz kas gücümüz, Gen gücümüz... Derken eve geldim TV açık; Duydum ki AVM ler yarım gün açık olması gündemdeymiş...

İtalyan psikolog Morelli’nin yazısınin cevirisi:

İnanıyorum ki evren, kuralları tepetaklak geldiğinde, bunları düzeltmenin bir yolunu bulur.
Birçok anomaliyi ve paradoksu yaşadığımız bu günler düşündürücü...
Küresel ısınmanın çevreye yarattığı zararların endişe verici boyutlara ulaştığı, Çin ve onu takip eden birçok ülkenin bloke olmak zorunda kaldığı bir dönemde, ekonomi yerle bir olurken hava kirliliği önemli oranda azalmakta; hava düzelmekte, maske kullanmak zorunda kalırken aslında daha temiz bir nefes almaktayız.

Dışlayıcı politikaların ve ideolojilerin, tarihimizdeki aşağılık bir dönemi anımsatarak tüm dünyada artmaya başladığı bu tarihi noktada, bir virüs gelir ve bizi dışlanan, tecrit edilen, sınırlarda bloke edilen ve hastalık taşıyan yapar. Hiçbir suçumuz olmasa da. Beyaz, batılı ve business class yolcusu olsak da.
Üretime ve tüketime dayalı bir toplumda, günde 14 saat ne olduğu belli olmayan bir amacın peşinde, Cumartesimiz, Pazarımız, takvimde kırmızı ile belirtilmiş tatillerimiz olmadan koşarken, bir anda DUR karşımıza çıkar. Evde, günlerce, dururuz. Karşılık ya da para ile ölçmeye alıştığımız, gerçek değerini hatırlamadığımız ‘zaman’ ile hesaplaşmamız başlar. Hala onunla neler yapabileceğimizi hatırlıyor muyuz?

Çocuklarımızı büyütmeyi, öyle gerektiği için, başka kişilere, kurumlara devrettiğimiz bir dönemde virüs okulları kapatır, bizi alternatifler yaratmaya, anne ve babayı tekrar çocukları ile birlikteliğe zorlar. Tekrar aile olmaya mecbur bırakır.
İlişkilerin, iletişimin, sosyalleşmenin virtüel dünyanın sosyal medyasında gerçekleşerek, bizi yakın olduğumuza dair bir yanılsamaya ittiği bu dönemde virüs bizden gerçek yakınlığı çalar: kimse birbirine dokunamaz, öpemez, sarılamaz; birbirine uzak ve dokunamamanın soğukluğunda kalırız. Bunların anlamını ve önemini ne kadar göz ardı ettik?

Herkesin kendi bahçesini düşünmesinin kural olduğu bu dönemde virüs bize açık bir mesaj yollar: tek çıkış yolu aitlik duygusu, topluluk bilinci, başkasını düşünmek, kendinden daha büyük bir şeyi korumak ve onun tarafından korunmak. Paylaşılan sorumluluk, attığın adımın sadece kendi kaderini değil etrafında olanların kaderini de belirlemesi; ve senin kaderinin de onlara bağlı olması.

Öyleyse cadı avını, kimin suçlu olduğunu, sebebini düşünmeyi bırakır, onun yerine kendimize bundan neler öğrenebileceğimizi sorarsak, öğrenecek ve yapacak çok şeyimiz olduğuna inanıyorum.
Çünkü belli ki evrene ve onun kurallarına borcumuz çok ve bize bunu bir virüs bedelini ödeterek hatırlatıyor.

İtalyan Psikolog, F. Morelli

24 Mart, saat 11:30
Tanrı hey dedi heyyy insanoğlu.. Kendine gel... Varlığının kıymetini bilmekten çook uzaklaştın.. Sana verdiğim nimetlerin değerini unuttun.. Özgürlüğünün farkına varamadın.. Al sana bir virüs göndereyim de.. Yada bu virüsü yaratmalarına izin vereyim de gününü gör... 2. Hafta.. Arada kaçamaklar yapsakta.. Herşey dondu.. Sevdiklerimizi her an görebilme dokunabilmek özgürlüğümüz artık yok.. Bunun süreside yok.... Derin nefes aldım.. Hay Allah ne güzel yaşayıp gidiyorduk işte cümlesi döküldü dudaklarımdan.. 2 hafta öncesinde bu cümleyi kurmamıştım işte.. Ottan boktan nice şeyi kafama takıp dönenip durmuştum.. Sonra oturup bu satırları yazdım.
Paylaş